The Case

Yapay zekâ ile İstanbul’u yeniden tasarlasaydınız, nasıl bir şehir hayal ederdiniz?

İnsan şehri tasarlar; şehir de insanı… Ben mimar değilim ama bir tasarımcı gözüyle İstanbul’a baktığımda gördüğüm şey; İnstanbul tasarım hatalarıyla dolu, dahası bu hatalarla yaşamaya alışmış insanlarla dolu. O yüzden önce ‘İstanbullu’yu’ hayal etmek gerekiyordu ki, ona uygun bir İstanbul tasarlayabilelim.

Nüfus yoğunluğundan deprem riskine, mimari düzensizlikten yeşil alan yetersizliğine, denizle çevrili olmasına rağmen denizi göremeyen insanlara kadar bütün sorunları değerlendirdim. Yakın zamanda seyahat ettiğim Petersburg da bana bu çalışmamda ilham verdi.

Bu ilhamla İstanbul’un mirasını Bizans’ın zarafetini, Osmanlı’nın ihtişamı, Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in mimari dilini şehrin kimliği noktasında güçlendirerek, Petersburg’un kanallı düzeneği ve plan disiplini, Venedik’in su üstü zarafetini, Dubai’nin teknolojik cesur vizyonunu harmanladım.

Yapay zekâ, bu hayalin görünür olmasını sağlayan araçtı; Ortaya çıkan Neo-İstanbul, hem tanıdık hem de bambaşka bir şehir oluverdi. Geçmişle geleceğin el ele verdiği bir teklif: Neo-İstanbul’a hoş geldiniz.